Kan, idrar ve vücut sıvısını nano seviyede ölçerek hastalıkları tespit ediyor. Kalp krizi ve akciğer kanseri gibi çeşitli hastalıklar erkenden teşhis ediliyor. Mevcut biyosensörler bir haftaya varan sürede sonuç verirken bu biyosensörler ile 15 dakikada sonuç alınıyor.
Biyosensörler ile hastalıklar nasıl teşhis ediliyor?
Biyosensörlerin kalp krizi riskini erken teşhis ettiğini açıklayan Prof. Dr. Mehmet Lütfi Yola, şunları söyledi:
“Bunları yaparken de belli başlı analitik yöntemleri kullanarak önce biyosensörü tasarlıyoruz. Daha sonra bu sistemleri olabildiğince önemli hastalıkların teşhisi için hazırlıyoruz. Bunlardan biri ise kalp krizi. Kalp krizi öncesi yükselen troponin seviyesini anlık ve seçici şekilde tespit edebilirsek kalp krizi riskini dolaylı bir şekilde ortaya koymuş oluyoruz. Bunun için troponin sensörleri yaptık. Bunun akabinde akciğer kanserinde kullanılabilecek elektronik kimyasal biyonsensörü tasarladık. Son yıllarda meme kanseri, değişik kanser türleri üzerine pankreas kanseri gibi önemli hastalıklara yönelik biyosensör geliştirerek tasarladık.”
Geliştirilen biyosensörlerin mevcut biyosensörlere göre erken teşhise imkan tanıması ve hızlı sinyal üretmesiyle öne çıktığına vurgu yapan Prof. Dr. Mehmet Lütfi Yola, ”Bizim yaptığı biyosensörlerin en önemli avantajı aslında erken teşhise imkan sağlıyor, hızlı sinyal üretme ve cevap alabilme süreci gerçekleştirebiliyoruz. Halihazırdaki biyosensörler en erken 1 günde sonuç veriyor, bu süre bir haftaya kadar ulaşabiliyor. Biz, sensörlerin kan veya idrara temas etmesiyle en fazla 15 dakika gibi çok kısa sürede tespit yapabiliyoruz.” dedi.
Geliştirilen biyosensörler insan sağlına zararsız ve çevre dostu yapıya sahip. Hastanelerde yapılan uygulamalarda başarılı sonuçlar alan ve ekolojik malzemeler kullanarak hazırlanan biyosensörlerin patenti için Türk Patent ve Marka Kurumuna başvuru yapıldı.